İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun, Gazze'deki insani duruma dair yaptığı son açıklamalar kamuoyunda geniş yankı buldu. "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" sözleri, dünya genelinde eleştirileri peşinden getirdi. Bu açıklamanın ardından gelen rakamlar ve tanıklıklar, Netanyahu'nun iddialarının gerçeği yansıtmadığını gözler önüne seriyor. Gazze Şeridi, uzun süredir süren çatışmalar, abluka ve insani krizle baş başa. Birçok insan, Temmuz 2023'te başlayan son çatışmalardan bu yana ciddi bir besin yetersizliği yaşamaktadır. Bu bağlamda, Netanyahu'nun sözlerinin ne kadar doğru olduğunu anlamak için birkaç kritik noktayı incelemek faydalı olacaktır.
Birleşmiş Milletler (BM), Gazze'deki genel insani durumu rapor ettiğinde, burada yaşayan yaklaşık 2,3 milyon insanın %80'inin insani yardıma ihtiyaç duyduğunun altını çiziyor. Bunu destekleyen rakamlar arasında, gıda güvenliği ihtiyacı olan 1,3 milyon insanın bulunduğu bilgisi var. Ayrıca, gıda fiyatlarının son yıllarda fahiş oranda artması, bölgedeki insanların yaşam standartlarını tehdit eder hale geldi. Netanjahu'nun bu durumu göz ardı etmesi, pek çok gözlemci ve insan hakları grubunun dikkatini çekti.
Gazze'de mevcut olan adaletsizliklerin yalnızca insani yardıma ihtiyaç duyan insanların sayısını artırmadığı, aynı zamanda sağlık sisteminin de çöküşe geçtiği rapor ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, Gazze'deki hastanelerin %50'si, gerekli olan temel malzemelerden yoksun. Bu durum, yalnızca besin yetersizliğinden değil, aynı zamanda uygun tıbbi bakımdan da yoksun kalan insanların varlığını sürdürmelerine engel oluyor.
Kendi seslerini duyurmak için mücadele eden Gazze halkından birçok tanık, durumu içler acısı bir biçimde anlatıyor. Gazze'de yaşayan bir kadın, "Üç çocuğum var ve her gün onlara ne yedireceğimi düşünüyorum. Pazara gittiğimde, her şeyin fiyatının ne kadar arttığını görmek zoruma gidiyor. Bazen evde ekmek yok, bazen sadece su içiyoruz" diyerek yaşadığı çileyi ifade ediyor. Bu tür ifadeler, Netanyahu'nun iddialarıyla ne kadar çeliştiğini ortaya koyuyor.
Ayrıca, bir diğer tanık ise "Çocuklarım çok zayıf, besin yetersizliğine bağlı hastalıklar yaşıyorlar. Ne yazık ki, yerel hastaneler de acil durumda bile onlara yeterince yardım edemiyor" diyerek Gazze'deki sağlık sorunlarına dikkat çekiyor. Bu tanıklıklar, uluslararası insan hakları kuruluşlarının ve gazetecilerin, Gazze'deki insani durumu belgeleyebilmeleri için sürekli olarak sahada olmasını zorunlu kılıyor.
Sonuç olarak, Netanyahu'nun "Kimse açlıktan ölmüyor" açıklaması, basit bir beyan olarak kaldı. Gerçeklerin, rakamların ve tanıklıkların ışığında; Gazze'deki insanlık dramı, ne yazık ki görmezden gelinemeyecek kadar ciddi. Dünya, bu durumu ele almak ve insanlara yardım etmek için harekete geçmelidir. Gıda güvenliği, sağlık hizmetleri ve temel insani yardımların sağlanması, Gazze halkının yaşamsal bir ihtiyaçtır ve bu durumun çözülmesi gerekmektedir.